100 yıl önce çekilmiş görüntüler: Neden kimse şişman değil

İnsanların hala doğal gıdalarla beslendiği, gıda endüstrisinin ve ilaç sektörünün henüz tam devreye girmediği yıllara ait bir video sosyal medyanın gündemine oturdu. Fast food kültürünün en yayın olduğu ülkelerin başında gelen Amerika’da bu beslenme düzeni nedeniyle sağlıksız, kilolu ve buna bağlı hastalıklarla boğuşan insan sayısı hayli fazla.

Fast foodu dünyaya tanıtan yayan Amerika ise bir zamanlar bu gıda teröründen çok uzaklardaydı. İşte 1930’lı yıllarda New York’ta kaydediler görüntüler bunun en büyük kanıtlarından biri. Görüntülerde şimdinin aksine fazla kiloları ile dikkat çeken hiçbir kişi yok. Herkes daha sağlıklı görünüyor. O yıllarda paketli gıdalarla beslenen ve hasta olunca da kimyasal ilaçlara sarılan, derin uykudaki insan yığınları henüz oluşmamış.

SONER YALÇIN DİKKAT ÇEKMİŞTİ

Gazeteci ve yazar Soner Yalçın Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Saklı Seçilmişler” kitabında tam da bu konuya dikkat çekmişti.

Obezitenin dayatılan bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Yalçın, genetiği değiştirilmiş yiyecekler ve yeme alışkanlıklarındaki yıllar boyunca değişimin insanları sağlıksız bir hayata sürüklediğini anlatmıştı.

İşte Soner Yalçın’ın kitabından o bölüm:

Bir top keki toptancısı 15 kuruşa satıyor. Un, yumurta ve yağ ile yapsanız 30 kuruş malzeme maliyeti var; keza ambalajı, üretici karı, nakliyesi ve toptancı karı vs. eklenince nasıl o fiyata satılabiliyor? Çünkü kek değil; “kek benzeri kimyasal bir şey” alıp yiyoruz.

Pul biberin, karabiberin, kimyonun içinde ne var?

Kilosu 5 liraya satılan sucuklarda gerçek baharat mı var sanıyorsunuz? Örneklerini sayfaları çevirdikçe göreceksiniz, şaşırarak okuyacaksınız.

Peki… Mesele basit bir gıda hilesi mi? Hayır.

Mesele sandığınızdan çok daha büyük…

Kitabı elinde tutan değerli okuyucu…

Hadi sizi bıraktık diyelim; ancak çocuğunuza, torununuza ne yedirdiğiniz sizin sorumluluğunuzda. Kronik hastalıklara yakalanıp sonrasında bu hastalıkları genetiğimizle çocuklarımıza miras bıraktığımız da gerçek. Bu vebal çok ağır…

Gen yapımız ve buna bağlı vücudumuzda gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar, doğal olmayan endüstriyel yiyeceklerin tümüyle başa çıkacak yeteneğe sahip değil.

Evet… Yediğimiz yiyeceği sindirmek, moleküllerine ayırmak ve besinleri bağırsaklarımızdan vücudumuzun geri kalanına dağıtmak için milyonlarca yıl içinde programlanan vücudumuz, beslenme değeri az ve kalorisi yüksel kimyasal gıdaları tanımıyor.

İşte… Bu da vücudun bağışıklık sisteminin yıkılmasına sebep oluyor.

ABD’de 1935 yılında en yaygın ölüm nedeni grip ve ishal iken, günümüzde niye kalp ve kanser? Yaşlılıktan ölüm oranı azalıyor; insanlar genç yaşta kronik hastalıklardan ölmeye başladı. Baksanıza…

Dünyada şeker / Tip 2 diyabet 1990-2010 yılları arasında yüzde 35 oranında arttı. Bugün Amerikan nüfusunun üçte ikisi aşırı şişman ve obez.

İnsanoğlu yağ depolamak için evrilmedi. O halde… Hastalanmasına sebep olacak kadar yağı sürekli neden depoluyor? Beynin kafası karıştırıldı çünkü.

Düş tacirleri tükenmek bilmez aldatmacayla zayıflama rejimleri uygulattı. “Greyfurt yiyerek yağlarınızı eritebilirsiniz” veya “yeşil çay içerek zayıflayabilirsiniz” gibi saçmalıklarla insanlar sürekli başka reçetelere yönlendirildi. Oysa hiçbir besin maddesi kesin olarak zayıflatıcı değildir.

Zaten… Bütün insanlar aynı metabolizmaya sahip değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir